Yunus'un tesiri altında kalanlardan en ileri gelen şairlerin içlerinde Seyyid Seyfullah Nizamoğlu gibi Şia-i İmamiyyeden olduğunu açıkça söyleyen, İsmail Hakkı gibi Hz. Peygamber'in analarıyla babalarının ve amcaları Ebu-Talib'in hakkında ağır ithamda bulunan, Sünniliğe bağlı olmakla beraber kendisini İbni Arabi gibi "Hatm-i Vilayet" makamına sahip sayan Niyazi-i Mısri gibi İmam Hasan ve İmam Hüseyn'in peygamber olduklarını iddia ile yetinmeyip kendisini de peygamber sayan, türlü hayallere dalan, Hamzavilerin şiddetle aleyhinde bulunan var. Bazısında coşkun bir aşk, bazısında her varı, her varlığı kaplayan bir birlik görüşü, yahut tasavvufun, bütün alemi kendinde bulduran, insana, "yalnız benim, ben" dedirten cezbesi, kimisinde, peygamberlerin, erenlerin mazhariyetlerine eriş, bu bakımdan onların olaylarında, onlarla bulunuş davası, kimisinde dini emirlere alabildiğine itaat, riyazata teşvik kaygısı, kimisindeyse Hz. Peygamber'in, sahabenin, yahut On dört Ma'sum'un (Hz. Peygamber, Hz. Fatıma ve On iki İmam) övgüsü işlenmekte; fakat hepsinde de aşağı yukarı zühüt ve tasavvuf, ilk üstün planda yer almakta. Bu çeşit şiirleri, bunların şairlerini, "Tasavvufi - Zühdi Halk Edebiyatı" diye adlandırmak, sanırız ki en doğru bir şeydir ve bu edebiyatı temsil edenlerin hepsi de arzettiğimiz konularda Yunus'tan ilham almaktadır; hepsine de gür kaynak, bulunmaz kaynak Yunus Emre.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.