Aşık Pervani, ünlü saz şairi Mehmet İkrari'nin torunu olup 1931 yılında Yusufeli ilçesinin Okar köyünde doğmuştur.
Gençliği çiftçilik ve ziraatçılıkla geçmiş, tarlada çalıştığı bir yaz günü bir kiraz ağacının altında içi geçip uykuya dalıyor. Rüyasında bir pir kendisine "Sümmani'nin yadigarı hele gel, sana bir bade verecek, seni bir kıvılcımla tutuşturacak, 'Nazlıhan' adında bir hanım kızla seni nişanlayacağız" diyor.
Üç üzüm tanesi ve bade ikram ediliyor. "Bundan böyle de senin mahlasın Pervani'dir" diyor pirler.
Pervani uyanınca etrafın karardığını görüyor. Köye dönüyor. Köyde marangoz Osman Usta'yı ziyaret ederek bir saz yapmasını istiyor. Kendisine hemence bir muamma soruyorlar; Aşıklık badesi içtiysen, bunu çözersin diye Muammayı çözen Pervani gayesine nail oluyor. Sazıyla başlıyor, çalmaya, söylemeye.
Badeli aşık olarak yurt gezisine çıkan Pervani ünlü aşıklarla karşılaşmalar yapıyor, kendisini aşıklara ve çevresine kabul ettiriyor.
Davut Sulari, Ummani, Güllühan, Çobanoğlu ve Reyhani'yle karşılaşmalar yapan, başarılı deyişleri olan Pervani, Sümmani'yi kendisine mürşit kabul ederek o yolda aşk, sevgi, gurbet ve dini konularda şiirler söylemekte, gönül sohbetleri yapmaktadır.