1798 yılında Adıyaman'da doğmuş, 1864'de Adıyaman'da vefat etmiştir. Ailesi Şeyhgil diye tanınmıştır. Çocukları İstanbul'a yerleşmiştir. Hayatını Anadolu'da uzun süre seyahatle geçirmiş, bir müddet İstanbul'da kalmıştır. Hayatı boyunca geçim sıkıntısı çekmiştir. Tahsili olmamakla birlikte kendisini çok iyi yetiştirdiği, geniş bir kültüre sahip olduğu şiirlerinin akıcılığı ve anlam derinliğinden anlaşılmaktadır.
Rıfat Efendi, şiirin her dalında örnekler vermiştir. Mufredleri, gazelleri, na'at ve ilahileri onun ne kadar içli bir şair olduğunu göstermektedir. Şemseddin Sami'nin Kamusü'l A'lam'ına şu müfrediyle geçmiştir:
"Kaşın gözün ki hakkıyla tir-i kemenlıdır, Tut ki aşkın ile o sehme nişanlıdır."
Rıfat Efendi'nin bir kısım şiirleri, daha ziyade bölgesel sanatçılar tarafından klasik formlu eserlerde güfte olarak kullanmışlardır. Örnek: "Ben şehid-i badeyem dostlar demim yad eyleyin" adlı divanı, Elazığ'da "Harput Divanı" olarak, Diyarbakır ve Adıyaman'da "Nevruz Divanı" olarak okunmaktadır. Yine "Tükendi nakd-i ömrüm dilde sermayem bir ah kaldı" adlı divanı ise Şanlıurfa repertuvarında yerel ezgilerle gazel tarzında okunmaktadır.