Büyük ülküler büyük yüreklerde yaşar. Davaya inanmış er ister. Ülkücüler ordusunu yetiştirmek ister. Bunun için propaganda ister. Propagandacının de birinci niteliği bilgi yanında güzel konuşmaktır (hitabet).
İşte, bunların hepsi Koca Haydar'da var. O, elinde sazı, dilinde avazı; ilden ile, köyden köye, ülkeden ülkeye koşan, cemlerde coşan, sönmüş yürekleri yakan önder niteliğinde bir propagandacıdır.
Kalblere sanat yoluyla girmenin ustasıdır. Bir yandan tarikat bilgilerini, yol aşkını verirken şiirin iç titreten güzelliğinden yararlanmasını bilir.
Dolaştığı çevrelerin gelmiş geçmiş evliya, şeyh, erenlerinin medhiyelerini sazın dilinden verirken dervişliğin güç olduğunu, can ve başı Hak yoluna koymak gerektiğini, Yezit'in sözüne uyulmamasını, Medhi'den imdat dileyenlerin dergaha gelmelerini, İmam Cafer yoluna uyulmasını öğütler.
Ali'nin sırrına ermek, mihman gözü ile yani İran'dan gelen elçilerin sözüne uymak, çekilen yere gitmek gerektiğini öğütler.
Ama, bu yola yana yana giden kalmamıştır. Ülkü yolunda cefaya dayanmayan gelmesin, nefsaniyete uyan gelmesin, gönülde karası olan gelmesin.
Ya, kimler gelsin? Bu yola boynunu veren gelsin, üstüne yol uğrayınca ayrılmayıp duran gelsin, şeriatı, tarikata, hakikati bilen gelsin. İşte, Koca aşığın yolu yordamı bu.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.