Kemençeciler çocukluk döneminde dışa vuran kemençeci olma tutkusu doğrultusunda bir kemençe edinerek yay sürtmeye başlarlar. Bu bir onmaz tutkudur. Dur durak, gece gündüz yoktur artık. Çevredekilerin bunaltılması da çabası... Bu dönemde yakınlarından şamar yiyen, kulağı çekilen, kemeçesi kırılan, evden kovulan, samanlıklarda, damlarda yatan çoktur. Dedik ya bir tutkudur bu, bir yeteneğin yansımasıdır, ne olursa olsun, sonunda ustaların çalışlarına da dikkat kesilerek bir bakmışsınız, bizim beğenmediğimiz, alaya aldığımız oğlan düğünlerde çalmaya başlamıştır, ustaların yanında. Eskiden bir inanç vardı: Bir çeşmenin yalak taşını kırarsa kemençe heveslisi, çalgıyı daha kolay, daha çabuk öğrenirdi. Kısası yeni yetmeler yalnız çevreyi rahatsız etmekle kalmaz bir çeşmenin de kırardı kolunu budağını:
Bir kurşun atacağım
Çeşmenin yalağına
Dulanırım adamın
Kırmızı yanağına
Kemençeye başlayanlar ilk zamanlarda, çevredeki ustalara öykünürler. Köprünün altından sular akıp da ustalaştığındaysa Karaman gibi çalmak, Piçoğlu gibi çalmak düşlenir. Karaman gibi çalmak bir düştür, düşünce ucu bucağı yoktur, sonsuza doğru akar durur.
Görele sanata yatkın insanlar yeridir. Şairler, ressamlar, kemençeciler, araştırmacılar, yazarlar yöresidir. Bir bakarsanız kemençe, bir bakarsanız saz (bağlama) duygulandırmıştır, coşturmuştur insanımızı. Görele çalgıya, kemençeye çok düşkündür. Yörede çalgı çalmak geleneğin, kültürün bir parçasıdır. Yaşam biçimidir çalgı Görele'de; çocuk doğar, sevincini yaşama eğlencesinde kemençe vardır. Sünnet düğününde kemençe vardır. Bayramlarda, eğlencelerde, ekin kazmalarda, nişanlarda, düğünlerde, yediliklerde, asker uğurlamalarında, şenliklerde kemençe vardır... Görele Sağlık Köyünde (Çürükeynesil Köyü) yaptığımız araştırmada, geçmişe doğru bakıldığında her evde kesinlikle çalgı çalan birisi yetişmiş...
Görele, kemençenin en yaratıcı, en kıvrak, en içli çalındığı yerdir, Bu özelliği büyük ustalar yetiştirmesinden ileri gelir. Ustalık yaratıcılıktır. Var olanı en özgün biçimde yaşatmanın yanında yeni ürünler yaratmayı da gerektirir. Görele'deki ustalar "sanatçılığın bu doğal, ama çok zor yanını" yerine getirdikleri için büyüktürler. Başkalarını etkiledikleri, kalıcı oldukları için süreklidirler, zamanı yenmişlerdir. Trabzon-Rize yöresinden de Ferhat Özyakupoglu, Haşan Sözeri gibi ustalar çıkmıştır ama hiç biri Tuzcuoğlu Mehmet Ali'nin, Karaman'ın, Piçoğlu'nun büyüklüğünü, yaratıcılığını yakalayamamışlardır. Bizim ustalar, öykülere, efsanelere yansımış, fıkralara konu olmuş, romanları yazılacak denli renkli yaşamları birikimleri ve çok yönlülükleriyle ayrı ayrı araştırmaların konusu olmayı çoktan hak etmişlerdir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.