Köylerde yetişmiş şairlerin birçoğu kasaba-şehir şairlerinin vasıflarını taşırlar. Halk şairliği-aşıklık, aynı zamanda seyyahlık demek olduğu için, köylü aşık, ekseriya hayatının büyük bir kısmını gurbet illerde, çok defa yetiştiği köy muhitinin dışında geçiriyordu. Halk şairlerinin birçoğunda bu gurbete çıkış bir hikayeye bağlanır: Şair rüyasında gördüğü sevgilisini aramağa çıkar. Sevgilisine kavuşuncaya kadar maceralarla dolu bir hayat sürer. Bu gurbet hayatı, birçok hallerde şairin bütün köylü hususiyetlerini yok etmiştir. Kasabalarda yetişmiş yüzlerce, binlerce halk şairlerinden, köylü olduğuna dair bir alamet göstermedikleri için köylü menşeleri unutulmuş birçoklarının bulunmadığını ileri süremeyiz.
Birçoklarında bu gurbet, şaire köylü aslını unutturacak kadar uzun ve devamlı olmamıştır; bundan başka köyünde -veya köyler arasında- kalmış şairler de yetişmiştir. Bilhassa Orta ve Doğu Anadolu bölgelerinde buna şahit oluyoruz. O zaman şairde köyü bulmak mümkündür. Bu sadece mevzularda değil, esere sinmiş kaba, haşin, realist bir ifadenin mevcudiyetinde de sezilir. Karacaoğlan'ın birçok şiirlerinde bu hava vardır. Keza son devrin kuvvetli bir halk şairi olarak görülen Bayburtlu Celali'nin bir şiirinde aynı edayı bulursunuz.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.