Giresun, Karadeniz kıyılarının, müzik ve oyun folkloru bakımından çok zengin özellikler gösteren bir bölgesidir. 1943 yılı derleme gezisinde Giresun Halkevine girdiğimiz zaman, bizi ellerinde Anadolu sazları, bağlamalarıyla bekleyen halk sanatçıları ile karşılaştık. Halbuki Karadeniz denilince akla nedense her şeyden önce "Karadeniz Kemençesi" gelir. Bize Giresun'da söylendiğine göre, bu ilimizde, büyük kasabalarda, daha çok saz kültürü hakimmiş ve kemençe daha çok köylerde kullanılırmış. Giresun'da kaldığımız müddetçe orada dinlediğimiz müzik, bana daima İç Anadolu'yu hatırlattı. Hatta bazı şarkılı oyunların -horonlar değil- Isparta'nın Anamar'larını düşündürdüğü oldu. Batı Anadolu'nun dokuz vuruşlu havaları gibi havalar çalınır. (Tirebolu'da eskiden bağlama ile zeybek dahi oynanırmış)
Giresun'da çok güzel ve kuvvetli saz çalanlar var. Gençlerden de epey meraklılar mevcut. Davul-zurna kültürü köylerde hakim bir durumdadır. Bir zurnacı kendisi için "mehterim" dedi. Mehter tabiri oralarda çok yaygın bir haldedir. Giresun ve dolayları eskiden beri önemli bir davul-zurna bölgesidir. Müslüman, Hristiyan öyle zurnacılar yetişmiş ki Dereler bucağı köylerinden Bektaş oğlu Mustafa için "uyurken bile çalardı" dediler. Ustası bir Rummuş. Şu halde Giresun ve dolaylarının sazları davul-zurna, saz-bağlama ve kemençedir. Oyunlara bazı yerlerde tulumun da refakat ettiğini söylediler. Gırnata da kullanıldığı olurmuş. Gırnata'ya "iktrnet" diyorlar. Kadınlar arasında keman, zilli def, ut, cümbüş, bağlama çalanlar varmış. Giresun'da kadınlardan aldığımız notlara göre, bu bölgede kadınlar tek, çift, toplu halde oynarlarmış. Tek oyunlar: Kırma, lazotlar, çifte telli; Çift oyunlar: Kol oyunları; Toplu oyunlar: Horonlar'dır. Bilhassa, "titreme", "sallama" ve "sirk ayak". Erkekler daha çok "sık ayak", kadınlar, "sallama horonu" oynarlarmış.
Giresun'da erkekler arasında oynanan oyunlar: "Kolbastı-Metelik", "kol oyunu", "karşılama", "lazotlar" (fingil) -kırma ve sıçrama'dan mürekkeptir-, "Fidayda kız oynatma havası", "tek, çift oyunlar", "köçek oyunu" tabiri de var, "kırma" diyorlar. İlk gösteriye "dorama" deniyor, sonra kol oyunu geliyor. Kol oyununda kolun rolü çok önemlidir, kollar çok hareket yapar. Metelik oyununun Trabzon taraflarından geldiğini söylediler. Kırma'da bel kırılırmış. Kol oyunu = karşılama'nın çeşitleri var. Karşılama'ya "yürüme" diyenler de oldu. Fingil aslında tek oynanırmış.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.