Gurbet, göçebelikten kurtulup bir türlü yerleşik hayata kavuşamayan Anadolu insanı için bir zamanlar kader olmuş yaşam biçimidir. Türkülerin büyük bir bölümünde ana akış gurbet ve garipliktir. Gurbet türkülerinde kadın ön planda yer alır. Ancak, gurbeti bütün zorluklarıyla yaşayan erkeğin, duygularını dile getirmede zaman zaman öne çıktığı görülür. Özellikle gurbet olayının başlangıcındaki yalnızlık, umutsuzluk ve birdenbire karşılaşılan acı koşullar, erkeğin dayanma gücünü azaltacak niteliktedir. Onun bütün bu güçlüklere karşı tek dayanağı, kimi zaman yetersiz kalan sabırdır. Sıladan uzak kalmak ve kendini unutulmuş görmek, erkeğin yüreğinde büyük acılara neden olabilmektedir.
Türküde gurbetten söz edince ilk akla gelen Eğin türküleridir. Halk edebiyatında gurbet türkülerinin çok büyük bir kısmı, kıt toprağı yüzünden 'ağa'yı ve 'sevgili'yi yıllar yılı İstanbul'a savuran Eğin toprağında mayalanmıştır. Okuryazarın kıt bulunduğu, Eğin'den İstanbul'a mektubun üç ayda gittiği devirde gurbet ve ayrılık, ölümden beter bir yıkımdır. Eğin türküleri gurbet temi etrafında toplanmışlardır. Eğin Türküleri, hatta manileri öyle bir hava içinde şekillenmişlerdir ki, genellikle bütün satırların altında gurbet kokusunu hissetmek kaçınılmazdır. Kim olduğu açık olarak bilinmeyen insanlar, ne olduğunu söylemedikleri dertlerinden söz ederler. Bunlar, ya gurbette var olan veya 'gurbeti' olan 'insan'lardır. Çekilen dert, 'gurbet'tir. Gurbet, yerine göre kimsesizlik, yalnızlık, yoksulluk, açlık, sefalet, geçim kaygısıyla katlanılan zorunlu sürgün, vb. gibi anlamlarıyla zenginleştirilerek derin, nüanslı ve çok boyutlu bir ifade yeteneği kazanır. Gurbet, temaları ne olursa olsun Eğin türkü ve sair manzum kıtalarının mihverini oluşturur. Bunlar, söyleyen kim olursa olsun, 'garip' kimselerin ayrılık ve matemini ifade ederler. Gurbet, Eğin türkülerinde hem bekleyen, hem de beklenen açısından sürekli ve kaçınılmaz bir akıbettir. Kendini tekrarlayan dertler, mihnetler, günler, geceler, hep bu mukadder facianın sahnelerini oluşturur. Eğin türkülerine gurbetin sembolü olarak giren İstanbul'un yerini yeni gurbet Türkülerinde 'Alamanya' almıştır. Gurbetin Almanya özelinde türkü formu içinde yansımalarını ele alan bir çalışmada işin daha farklı bir boyutu dile gelir. Ekmek parası için çıkılan gurbette çekilen sıkıntılara bir de yabancı bir kültür içinde yaşama zorlukları eklenir. Erkeğin evinden ayrılmasıyla başlayan gurbet erkek için bir kurtuluş kapısı, bir çözüm yolu olsa da, gerçekte sonu belli olmayan bir serüvendir. Erkek tarafından zorunlu bir serüven olarak kabul edildiği için, gurbetin doğuracağı bütün olumsuz sonuçlara boyun eğme söz konusudur. Gurbet olayının nedenlerini çözecek bilinçten yoksun olduğu için erkek, ayrılığı ve bunun verdiği acıları ancak alın yazısına bağlayarak teselli bulur. Çok büyük bir güç alarak gördüğü 'felek'in kendisine acıyacağını ve kendisini sılada bıraktıklarına kavuşacağını umar.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.