Yedi yıldan beri Maarif Vekilliği tarafından yaptırılan halk türküleri derlemesine geçen yıl Tokat ilinden başlanmıştır. Tokat ilinin müzik folkloru bakımından zengin bir ilimiz olduğunu bilirdik, fakat bu derece büyük randıman alacağımızı ummazdık. Tokat'ın değerli Valisi İzzettin Çağpınar'ın çok yakın ilgisi bu kültür işinde bize bu ilde çok önemli bir verim sağlamıştır. Bunu minnet ve şükranla anmayı borç biliriz.
Tokat ilinin merkezinde, ilçe, bucak ve köylerinde 10 gün süren çalışmamızda 200'den fazla parça kaydettik. Bir çok anonim türkülerden, mahalli vak'alar üzerine yazılmış yerli türkülerden başka divan, destan, koşma, mersiye ve semailer, Garip, Aşık Ömer, Hatai, Köroğlu, Karacaoğlan'dan parçalar, Şah İsmail Cengi, Derbeder, Hurşit, Tokat sağmaları, halay havaları, davul zurna havaları, kaval ve davar havaları, yüksek havalar, düğün havaları, sim sim havaları, içeri havalar, Alevi demeleri, nefesler, bozuk havaları aldık. Niksar'dan gelip Almus bucağının Gevahlı köyüne yerleşmiş Gegel Türk aşireti başka yerde bozlak denen şeye bozuk demektedir. İçeri havalar, Alevi demeleri, Bektaşi ezgileridir. İç veya içeri havalar, mahrem havalar, aşık, sema havalarıdır. Bir yerde sema havası için "Alaçam" tabirini kullandılar, "Alaçam", sema oyununun ağırlanması "kol oyunu" da yeldirmesi imiş.
Tokat oyun bakımından halay bölgesidir. Bir eski Türkmen boyunun adını taşıyan Garhın - Kargın halayı burada da çok biliniyor. Tokat'ta oynanan halaylar daha ziyade ağırlama ve yeldirmelerden mürekkeptir. Sin sin oyununa burada "sim sim" diyorlar gene ateş etrafında ve bildiğimiz şekilde oynuyorlar.
Bizim bu derlemede, başka derlemelerden farklı olarak kaydettiğimiz halk ezgileri, bilhassa bol miktarda Alevi demeleri ve Alevi sema havaları oldu. Merkez ilçesi, Reşadiye ve Zile ilçeleri dolaylarında ve Zile'nin Kervansaray Sıraç'larında, muhtelif yerlerde sema'a semah, zemah, zamah demektedirler. 1942'de güney Anadolu'ya yaptığımız gezide Isparta Tahtacıları, Antalya Abdallarının sema'a semah dediklerini görmüş ve bu konuda "Ulus'ta" birkaç yazı yazmıştık. Köy Alevilerinde sema kelimesine rastlanmamaktadır, onlar bu kelimeyi "semah", "zemah, saman, zaman" şekline sokuyorlar.
1942'de Isparta Tahtacılarından ve Antalya Abdallarından, yalnız umumi bir fikir alabildiğimiz Alevi semahını 1943 gezimizde bol bol seyrettik ve ondan bolca örnekler kaydettik.
Köy Alevileri vaktiyle "Cemiyetlerde Hatai, Pir Sultan, Nesimi, Verani, Yemini, Mir'ati, Emrah, Noksani, Sadık, Katibi ve bugün yaşayan şair ve aşıklarda parçalar, demeler, deyişler, güzellemeler, koşmalar, beyitler okurlarmış. Cemiyetlerde bir veya iki bağlama veya çöğür, bir bağlama ve kemane çalınırmış, tef kullanılmazmış. Aşık Veli dedi ki:
"Orası oyun yeri değil, ibadethanedir." Cemiyet'te saz çalana "aşık" denirmiş, bu aşıkın bir yedekçisi olurmuş, bazen muammalar da söylenir, aşıklar arasında imtihanlar yapılırmış. Gözcü, kadın ve erkeklerden iyi sema edenleri kaldırır, bazı yerlerde erkek kadının, bazı yerlerde de kadın erkeğin elini öper, niyaz alırmış, sonra aşık çalıp söyler ve oyun başlarmış, sema yapanlar 3'den 10 kişiye kadar olabilirmiş. Sema oyunu da halay'lar gibi ağırlama ve yeldirmelerden oluşmakta Silisliler'e göre sema'nın 3 çeşidi vardır:
1) Arguvan zamahı - ki kırklar zamahı da denilirmiş,
2) Kırat zamahı,
3) Gönüller zamahı.
Bizim seyrettiğimiz ve dinlediğimiz bir Arguvan semainin ağırlaması 5 vuruşlu Türk aksağı usulünde, yeldirmesi çift vuruşlu idi. Kırat'ın Ağırlaması, Arguvan'ın ağırlaması gibi, fakat yeldirmesinde figürler ayrıdır, el çırpmaları vardır, çift vuruşlu bir ezgiyle söylendi. Gönüller zamanının ağırlaması 9 vuruşlu, yeldirmesi 5 vuruşlu idi. Başka yerlerde, Reşadiye'de Tiyebalılardan, Almus bucağına bağlı Leveke köylülerinden, Zile'nin Iğdır bucağına bağlı Ağca keçili köylülerinden gördüğümüz sema'lar çift, 5,9 vuruşlu idi. Ezgilerinin kendilerine göre özel bir edası vardı, sema'lar ağırlamalarında bazı halay figürlerini hatırlatırsa da yeldirmeleri çok özel bir karakter taşımaktadır. En çok 5 vuruşlu olan bu hızlı oyun kısmında sema edenler aksak ritme hiç şaşmadan tabi olurlar, sema'ı baş döndürücü bir süratle fırıl fırıl dönerek oynarlar, oyuncular coşkunluk, taşkınlık, vecd hali gösterirler. Bu dönme için şöyle sözler söylerler: "Değirmen nasıl dönüyor, öyle dönülür, yeldirmesinde çarh gibi dönerler, çark döner..." Semaların yeldirmelerinde oyuncular birden fırıl fırıl dönerek coşarlar, vecde gelirler.
Görülüyor ki ser verip sır vermeyen eski Alevi taassubu Cumhuriyet'in nurlu ışığı karşısında artık erimiş bulunmaktadır. Bugün artık eski gizli Alevi semalarını kolay kolay seyredebiliyor ve tesbit edebiliyoruz. Levekeliler 16 kişi ile bize gösterdikleri çeşitli halaylar arasında, Garhın, üçayak, hanım kızlar, diley... gibi halaylar oynadılar, bir de ilk defa gördüğümüz omuz halayı çektiler, birkaç oyuncunun omuzlarına birkaç oyuncu bindi, halayı o şekilde oynadılar. Ayrıca ellik, alaçam, sarsıl gibi zamah oyunları gösterdiler, temsiller yaptılar, bebek, geyik, kartal, deve oyunları temsil ettiler. Deve oyunu makyajlı, kostümlü, aksesuarlı, senaryolu bir köy açık hava temsili idi, hepsine davul zurna refakat ediyordu. Köy temsilleri Türk tiyatrosu bakımından son derece enteresan oyunlardır. Levekeliler bizim için tertip etmiş oldukları bu köy töreninde bize sportif, akrobatik oyunlar hareketler de gösterdiler, bunlar da Türk halk sporları bakımından tetkike çok değer hareketlerdir. Yurdun ücra köşelerinde Türk köylüleri, büyük şehirlerde gördüğümüz güç hareketleri, zevkle ve kolayca yapmaktadırlar.
Tokat vilayeti ayrı ayrı alanlarda çeşitli incelemelere konu olabilecek gayet zengin unsurlar taşıyan bir vilayetimizdir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.