Bu başlık altında Şebinkarahisar ve Alucra'yı değerlendirebiliyoruz.
Özellikle Şebinkarahisar, halk müziği açısından çok önemli bir konuma sahiptir. Doğu Anadolu'nun Elazığ, Malatya, Tunceli, Erzincan gibi illerinin İstanbul'la ilgili eski deniz yolu güzergahında olduğu için ezgilerinde çok zenginlik ve renklilikler görülür.
Bir taraftan kendi bulunduğu kültürel coğrafyanın ezgilerini yaratıp bünyesinde barındırırken, bir yandan da güneyden gelip İstanbul'a gidip dönenlerin taşıdığı ezgilerin izlerini de rahatlıkla görebiliyoruz. Özellikle Tamzara adlı türküler (Katırcı Tamzarası - Uzun Hava ve diğer ritmik okunan şekli) belirgin örneklerdir. Hatta bu ve benzeri havaların bir kısmı için "Eğin Ağzı" tabiri de kullanılmaktadır.
Burada da kemençe çalınmakta ancak farklı uygulamalarla kemençeye daha kalın teller takılıp pest tonları tercih edilmektedir.
Yine çalınan bu ezgiler ve ritmik özellikleri ile Doğu ve İç Anadoluyu hissetmek mümkündür. Şebinkarahisar'da söylenen bir kısım ezgiler şunlardır: "Tamzara", "Karadır Kaşların Ferman Yazdırır", "Huma Kuşu", "Kesik Kerem (Oynak Hava)", "Lavük", "Bağlar Arası" vb.
Alucra'da Şebinkarahisar gibi olmasa da sahilden farklı biraz da Gümüşhane özelliklerini arz etmektedir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.