Türkü, başlı başına bir tür değildir. Türkü, halk şiirlerinin ezgiyle söylenmesi sonucu meydana gelmiş bir nazım - müzik terkibidir. Cahit Öztelli, türkülerde, nazımların duygulanmaya neden olmaktan öteye pek az geçebildiğini, amacın ezgi ile bir duygu ya da düşünceyi anlatmak olduğundan, nazım biçimi üzerinde titizlik gösterilmediğini ve belki de, halk türkülerinin güzelliğinin, içliliğinin bu ihmallerden doğduğunu belirtmiştir. Ayrıca Öztelli, Türkü adını taşıyan manzumelerde belli bir vezin, belli bir şekil, belirli mısra sayısı ya da kafiye düzeni olmadığını vurgular. H. Dizdaroğlu, J.Blaskoviç'in, "Şeklin halledilmesi kolay ve basit bir iş değildir.(...) Türkülerin şeklinin, halledilmesi bir kaç başka mesele ile bağlıdır. Birincisi, Türk halk türkülerinin melodileriyle tetkik edilmesi; İkincisi halk türkülerinin başka türkülerden ayrılması ve asıl Türk melodilerini bulmak" cümlelerinden hareketle, türküleri belli bir kalıba sokmanın, ancak o tipe girenleri türkü saymanın, bizi yanıltıcı sonuçlara götüreceğinden söz eder; bir ezgiyle söylenen, her türlü manzum parçaların, halkça türkü kabul edildiğini ve eski mecmualarda klasik şiirin murabbalarının, hatta gazellerin bile türkü başlığıyla kaydedildiğini, bu durumda da türküyü sınırlamanın ve bir tipe bağlamanın güçlüğünün kendiliğinden ortaya çıktığını belirtir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.