Ülkü yoluna başını koyan her şef gibi Pir Sultan da zaman zaman bunalımlara düşer.
Hükümetin sıkı takipleri, mutlu yarınların umutlarını kırdığı günler de oluyor. Böyle anlarında "boz bulanık sellerde kalır", "Üçler Beşler imdada yetmez", "bir himmeti keskin piri gözler", "kemendi boynunda darı gözler", "yetiş ya Ali" diye yolları gözler, "ulaş, yetiş pirim İmam Hüseyin" diye inler, başı canı yola koyanlar ikrarından döner, garip başa bir hal gelse dostu bulunmaz. İşte böyle günlerde umutsuzluk ummanına dalar. O zaman Ulu Tanrıyı vekil eder, Zatı onun vekili "Muhammed Ali"dir. "Kalsın benim davam divana kalsın" der ve kara talihe, döneklere meydan okur.
Yine de o, elinde ülkü meşalesi, gönlünde sönmeyen ateş her kahra katlanır. Büyük ülkücü yolundan dönmez. Dönmez ama, sonunda kelleyi bu yolda verir. Ondan bize bir efsane kalır.
Asıl büyük ölmezliğe kavuşur. Yüzyıllarca aşıkların sazında onun destanı dile gelir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.