Öğretmen İbrahim Aslanoğlu, yazdığı mektupta başka söylentileri haber veriyor.
Bundan yirmi bir yıl önce Divriği'nin Ovacık köyünde merhum aşık Selman'dan dinleyip not ettiğim bir rivayeti kendi ağzından çıktığı gibi aynen aktarıyorum:
Yeni bir asılma nedeni
"Pir Sultan kızını çok severmiş, her zaman dizine oturtup okşarmış. Çevresinin geleneğine uymayan sözler söylermiş. Şunun bunun aleyhinde atıp tutarmış. Bu yüzden Sivas'ta Hızır Paşa tarafından astırılmış ve şimdiki Jandarma dairesinin bulunduğu yere gömülmüş."
Yerine köpek asılıyor
"Pir Sultan darağacında iken Hak tarafından bir köpek gönderilmiş. Pir Sultan köpeğin üstüne basıp kendi ipini çözmüş ve yerine köpeği bağlamış. Sabahleyin kalkanlar bir de ne görsün? Darda Pir Sultan yerine köpek asılı."
Koca aşık İran yolunda
"Pir Sultan Şah'a gitmek için İran yolunu tutmuş. Adını değiştirip "Kanberoğlu" koymuş. Çamlıbel'e gelince, İstanbul'dan Sıvas'a Muhasip olarak gelen bir efendi ile karşılaşmış. Muhasip kim olduğunu sorunca, Pir Sultan kendini tanıtmış. Fakat, adamcağız inanmamış. Çünkü, geçtiği yollarda Pir Sultan'ın asıldığı ve Sıvas'ta ateşlerin yanmadığı söyleniyormuş. Muhasip: "Eğer sen Pir Sultan isen bana bir nefes oku" demiş, o da bir nefes okuyup Sıvas'ta ateşlerin yanmadığını ve kazan kaynamadığını anlatmış. Arkasından bir nefes daha. Onda da Hızır Paşa'nın, köpeğin dübüründen üfürürse ateşlerin yanacağını açıklamış.
"Bunun üzerine Muhasip, Sıvas'a gidip gördüklerini ve duyduklarını Hızır Paşa'ya anlatmış. Paşa köpeği dardan indirip dübüründen üfürmüş. Birinci üfürüşte köpek dile gelip bağırmış:
"Pir Sultan", ikinci üfürüşte: "Can sultan", üçüncü üfürüşte: "Yan sultan" demiş. Bütün ateşler yanmış."
Pir Sultan İran'da
"Pir Sultan doğruca Şah'ın yanına gitmiş. Ona seyis olmuş. Aradan epeyce zaman geçmiş. Şah'ın Sanem adında çok güzel bir kızı varmış. Kız Kanber'e aşık olmuş. Babasına anlatmış. Fakat, babası: "Kızım, o büyük adamdır, seninle meşgul olmaz" diyerek razı olmamış. Lakin kızını kandıramamış. Neticede evlenmişler. Nice yıllar sonra, Pir Sultan memleketini arzulamış. Meseleyi Şah'a açmış, önce razı olmamışsa da, sonra ısrarına dayanamayıp izin vermiş. Sanem'le Pir Sultan Sıvas'a gelmiş. Çarşıda-pazarda yanyana dolaşırlarmış. Halkın nazar-ı dikkatini celp edecek işler yapmışlar. Vaziyet Hızır Paşa'ya anlatılmış. Paşa onları çağırtmış. Kız Paşa'yı görünce, genç ve yakışıklı olan Paşa hoşuna gitmiş. Paşa kıza: "Bu adam senin neyin" diye sorunca, kız: "Benim bir şeyim değil, zorla kaçırdı" diye yalan söylemiş. Pir Sultan: "Karımdır" demişse de kimseyi inandıramamış. Paşa ile kız evlenmişler. Kanber'in de Pir Sultan olduğunu anlatmış. Paşa korkmuş. Pir Sultan'ı tutup öldürtmüş. Ve kanlı öküz postuna sarmış. Ama Paşa, öldüğüne bir türlü inanamamış. "Bir defa astık, köpek donuna girdi. Şimdi kim bilir ne donuna girer" diye günlerce beklemiş. Nihayet yıkayıp gömmek istemişler. Fakat, deri bir türlü açılmamış. "Bunu ancak Sanem açabilir, sırrına o vakıftır" demişler. Sanem yanına gidip: "Açıl Pir Sultan açıl" demiş. Deri "şak" diye ortadan ikiye bölünmüş. Yıkayıp gömmüşler. Üstüne taş, kaya yığmışlar. Bir daha da dirilip çıkmamış."
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.