Çeşitli kaynaklardan öğrendiğimize göre Atilla'nın ordusunda ve sarayında da ozanlar vardır. 5. yüzyıldan 15. yüzyıl Selçuklularına kadar ozanların saraylarda yer aldığını bilmekteyiz. Saray ve ordudaki ozanların birinci vazifesi saraydaki toplantı ve şenliklere katılmaktır; ordudaki vazifesi ise; askerlerin morallerini düzeltmek, kahramanlık şiirlerini söylemektir. Zaten bütün eski Türk devletlerinin saraylarında, ordusunda, ozan-şairler ve musikişinaslar vardır.
Yine Atilla'nın şerefine verilen ziyafet sofrasının şu tasviri çok dikkat çekicidir:
Akşama doğru meş'aleler yanınca, ziyafetin verildiği ipekten yapılmış muhteşem çadıra iki şairin girdiği görüldü. Bunlar Atilla'nın önünde, Hun lisaniyle kendi tanzim ettikleri şiirleri okudular; bu şiirler, Atilla'nın kahramanlıklarına, zaferlerine aitti. Orada bulunanlar bu şiirlerin tesiriyle vecd ü heyecana geldiler; gözleri parlıyor, çehreleri korkunç bir hal alıyordu. Birçokları ağlıyorlardı; gençler arzu ve ihtiras, ihtiyarlar da elem ve teessür yaşları döküyorlardı.
Atilla'nın ölüm merasiminde de şairlerin önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Bu merasimlerden şu gerçeğe ulaşabiliyoruz:
...düdüklerin davulların, nağmeleri ile birlikte olarak söylenen bu destanı şiirler, hiç şüphesiz daha sonraki saz şairlerinin dedesidir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.