Oğuzlar içinde kopuz neredeyse kutsallaşmış gibidir. Yoldaşların, erlerin, yiğitlerin hatta kızların kopuz çalmamaları kusur sayılır. Nitekim Hafız Derviş Ali adlı bir müellifin, Şeybaniler sarayında yazdığı musiki risalesinde de kopuzun bu önemi şöyle anlatılır:
Oğuzlar içinde kopuz çalmak pek meşhurdur. Kahramanlar mücadelelerden evvel hep yanlarında taşıdıkları kopuzlarını çalarlar. Bunu çalmayı bilmeyenleri ise yalancı sayıp, çevrelerinden kovarlar.
Oğuzlar içinde kopuza atfedilen bu saygıyı, on üçüncü yüzyılda Yunus Emre'de ve XIV. yüzyılda Gülşehri'nin mısralarında da görürüz:
Ben oruç namaz için - Sicü içdüm esrüdüm
Tesbihi seccadeyçün - Dinledim çeşte kopuz
(Yunus Emre)
Çok uzalmadı kopuzdan kolumuz
İşit imdü ne söyler dilümüz
(Gülşehri)
Ozan, ata şairimiz; kopuz ise ata yadigarı en eski sazımızdır. Osmanlı içinde 'ikitelli' adıyla da anılmıştır. Ozanlarımızın, aşıklarımızın ellerindeki sazlar, kopuzun geliştirilmiş şekilleridir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.