Halk Müziği, ilgili olduğu toplumun en köklü ve en özgün kültürünü meydana getiren yapı taşlarından biridir. İnsanlar, duygu ve düşüncelerini, sevinç ve acılarını, güncel yaşamlarını, içten gelen duygularını bütünüyle ve katışıksız olarak türküler ile dile getirirler. Evrensel müziklerin temelini halk müzikleri oluşturur. Halk müzikleri sadece temel teşkil etmekle kalmaz, toplum içinde organik bir varlık gibi sürekli gelişir ve güncel kimliğini alır.
Adıyaman ili, gerek coğrafi bakımdan gerekse birçok tarihi medeniyete ev sahipliği yapması bakımından zengin ve temeli çok eskilere dayanan bir müzik birikimine sahiptir. Arkeolojik kazı çalışmalarında eski medeniyetlere ait birçok ilkel müzik aletine rastlanmıştır. Çeşitli vurmalı ve üflemeli çalgılar buna örnek verilebilir. Bu bulgular il müzesinde sergilenmektedir. Eski çağlarda Adıyaman ve çevresinde yaşamış toplumların da kendine ait bir müzik kültürü oluşturduğu anlaşılan bir gerçektir.
Yöre halkı arasında geçmişten günümüze kadar gelenek olarak süregelen "Harfane" adı ile bilinen toplu halde türküleri icra etme geleneği halen devam etmektedir. Bu olguyu en üst seviyelere çıkaran merhum Delikanlı Mehmet (Mehmet Mihmat - Tambur icracısı ve Ses Sanatçısı), Rağıp Binzet (Mahalli Sanatçı - Kaynak Kişi), Hasan Çiftçi (Keman icracısı ve Ses Sanatçısı), merhum Abdurrahman Filik, günümüzde halen çalışmalarını sürdüren Aziz Çelik (Cümbüş icracısı ve Kaynak Kişi), Mahmut Özçiftçi (Ses Sanatçısı - Kaynak Kişi), Hasan Duymaz (Kaynak Kişi), Mahmut Çetinkaya, (Kaynak Kişi) ve ismini sayamadığımız birçok şahsiyet, kültür mirasımızı korumak ve yaşatmak anlamında büyük katkılar sağlamışlar, aynı zamanda birçok anonim Adıyaman türküsüne kaynaklık yapmışlardır.
Yörede kullanılan sazlar; Cümbüş, tambur, keman, kaval, bağlama, çeşitli ritm sazları ve halay yöresinin karakteristik çalgıları olan davul-zurna, Adıyaman halk müziğinde önemli yer tutar. Elazığ, Diyarbakır, Şanlıurfa yöre müziklerinin icrasında da kullanılan ve "incesaz" diye tabir edilen çalgılar da Adıyaman yöre müziğinde geçmişten günümüze kadar kullanılmaktadır. Yörede bulunan çalgıların çeşitliliği bu müzik kültürüne zenginlik ve ahenk katmaktadır.
Adıyaman yöresine ait türkülerde işlenen konuların çeşitliliği, yöre insanının duyuş ve düşünüşüne paralel olarak gelişmiş ve günümüze kadar gelmiştir. Adıyaman ilinin sosyal konumu, iklimi, toprağa bağlı yaşam şartları bütünüyle müziğini etkilemiş ve çevre yöreler de bundan nasibini almıştır. Güneydoğu Anadolu bölgesini tamamen ele alırsak lirik, pastoral, didaktik, tören ve meslek (esnaf) türküleri çoğunluktadır. Adıyaman türkülerinde bu yoğunluk hissedilir derecede üst sınırdadır. Adıyaman Halk ezgileri, Fırat nehrini, Mezopotamya folklorunu, günlük yaşamı, gurbeti, ayrılık hasretini, beklentileri, kına merasimlerinde vb. işlenen konuları yansıtır.
Böylesine köklü, otantik bir müziğe sahip olan Adıyaman yöre müziği, gerekli değeri görmüş müdür acaba?
T.R.T. arşivlerinde Anadolu genelinde binlerce derlenmiş türkü içerisinde Adıyaman yöresine ait türkü neden birkaç tane ile sınırlıdır? Bitişik konumdaki illere ait birçok derlenmiş halk ezgisi varken, Adıyaman'a ait neden bu kadar az eser vardır? Dört bir yanında; Gazelleri ile Diyarbakır, Barakları ile Gaziantep, Hoyratları ile Şanlıurfa, Arguvanları ile Malatya ili mevcutken bu kültür merkezlerinin tam ortasında yer alan Adıyaman, Türk Halk Müziğine hiç mi bir şeyler üretip katmamıştır?
Aslında bu soruların cevapları çok da eski olmayan geçmişimize bakılarak aydınlanacak durumdadır. Başlangıç olarak, yurdumuzda yapılan Halk Müziği derleme çalışmaları tarihleri bu konuyu yakından ilgilendirmektedir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.