Nedir suskunluğun gözüm ilkbahar
Niçin sarı yeşil bildiğim yüzün
Ne bir damla yağmur ne bir avuç kar
Düşmemiş bahdıma abanmış hüzün
Nisan yağmurları düş olmuş çıkmış
Ölüm sessizliği içinde toprak
Ağaçlar dalını yana bırakmış
Bir heykel misali dona kalmış bak
Çatlamış kahrından içeri dere
Somurtur çakılı kumu taşları
Bel elinde bekler ırgat boş yere
Ağarmış çehresi gözleri sarı
Ne uçan bir an ne uçan bir kuş
Ne çayır çimen var ne bir kelebek
İnsanlar umutsuz mutsuz ve sarhoş
Bilmemki encamın nasıl gelecek