Sazımız, sözümüz alınyazımız, halk edebiyatı, halk şiiri ve halk şairlerimiz. Konumuz Anadolu, Anadolu insanı. Şiir demişiz, türkü demişiz, açmışız gözümüzü türüm türüm büyüyen bir dünyaya, elif elif görmeğe, dolun dolun duymaya. Ve sınırsız bir sevinç içinde yaşamaya.
Geleneğimiz, göreneğimiz bir kutsal maya. Yüzyıllar ötesinden oğul balı gibi öz varlığımızı, öz kültürümüzü sanat duyarlığımıza, sanat sevgimize adak bilmişiz, alın yazısı kılmışız.
Mübarek Malazgirt şafağında Anadolu'ya, ay-yıldızlı bayrak kadar mağrur ve manalı, ölümsüz yaşamak kadar güzel, halkı birleyen belirleyen, yüceleyen inanç dolu düşüncelerle yalınca mısralarla, notalarla girmişiz. Bir çizgi çekmişiz allı, morlu türkülerin üzerinden ta Yunus Emre'ye, dünü bugün yapan güzelim bir Türkçeyle, gülden ince niyazlar içinde. Halk türkülerimiz, halk şiirimiz gurbet gurbet tutuşan Anadolu insanını kutsal bir yalnızlıktan mutluluk katına çıkarmış.
Aşık Veysel'in söylediği gibi, "Analar ne aslanlar doğurur?" sözüne uygun olarak dün olduğu gibi bu gün de, yarın da halk edebiyatımız, halk sanatımız, halk şiirimiz sahipsiz kalmayacak. Bu gelenek, bu görenek nice değerli halk şairlerinin elinde, halkımızın beğenisinde yankılar yaparak kuşaktan kuşağa mısra mısra, nota nota yayılacaktır. İnancımız budur.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.