Adana merkez, Ceyhan, Yumurtalık ve Karataş bölgesi, Çukurova'nın can damarı, toprağında can biten, açlara kucak açan, yılda iki ürün alınan verimli toprakların diyarıdır. Herkesi ayırt etmeden bağrına basan, geleni boş çevirmeyen, fakir babası Çukurova, yurdun dört bir yanından gelenlerin akınına uğramıştır. Esas Çukurovalılar şehire göçünce, çalışmaya gelenler de onların mekanlarını yurt tutmuşlardır.
Bu durum yörenin folklorunu, türkülerini oldukça etkilemiş, bu etkileşim Çukurova köylerinde kozmopolit bir kültürün oluşmasını sağlamıştır. Özellikle: Adana, Ceyhan, Karataş merkezi ve bazı köylerde Çukurova kültürünü, türküsünü bulmak artık hayal olmuştur. Zira asıl kültür yerini bir başka kültürün yaşamasına bırakmıştır.
Buna rağmen ovada bazı yerleşim birimleri kendi türkü kültürünü yaşatma çabası içindedir. Ovadaki türküler aşiret ve oymaklara göre farklılıklar gösterir. Daha çok Dadaloğlu, Karahacılı ve Karacaoğlan havalarının söylenmesine rağmen diğer bölgelerdeki okunan havalar da rağbet görür. İlçelerden gelenlerin merkezde toplanması Çukurova'nın başkenti Adana'yı yöre türkülerinin merkezi haline getirmiştir. Bölgede bozlakların yanında kırık havalar ve ağıt karakterindeki türküler de yoğunluktadır. Yöre bozlakları Buruklu Aşık Kul Mustafa'nın, Adanalı Haydar Aslan'ın dilinde daha da bir güzellik kazanmıştır. Yöreden Aziz Şenses'in repertuvara kazandırdığı kırık ve uzun havalar takdire şayandır. Çukurova bozlakları Aziz Şenses vasıtasıyla tanınmıştır. Karacaoğlan'dan okuduğu: "Ne Karaymış Şu Alnımın Yazısı", "Kara Bahtım Kem Talihim", "Taşa Bassam İz Olur", "Şu dünyada Üç Nesneden Korkarım", "Nasıl Methedeyim Sevdiğim Seni", "Yalandır da Şu Dünyanın Ötesi Yalan" ve "Ala Geyik Gibi Boyun Sallarsın" bozlakları hafızalardan silinmeyecektir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.