Gerçekten de insanımız, sevincini, kederini, tasasını, çaresizliğini, yiğitliğini, cesaretini, umutlarını, hayallerini, kısacası bütün hayatını iç dünyasıyla birlikte türkülerde dile getirmiş, oyunlarda gözler önüne sermiştir. Bir bakıma birbirini tamamlayan bu iki folklor ürünü, yurdun değişik yörelerinde yaşayan insanlarımızı birbirlerine anlatarak, tanıtarak, sevdirerek; onları iyi ve kötü günlerde aynı duygular etrafında birleştirerek, milli birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine zemin hazırlamakta, katkıda bulunmaktadır.
Türkülerimiz ve oyunlarımız hem göze, hem de kulağa hitabeden televizyon yayınlarının yurdun en ücra köşelerine kadar ulaşmasıyla, milli kültürümüzün yayılmasında, milli kimliğin oluşmasında ve milli birliğin güçlenmesinde, ayrı bir önem kazanmıştır. Bugün, radyo başında veya ekran karşısında türkülerimizi dinleyen, oyunlarımızı seyreden genç-yaşlı, kadın-erkek milyonlarca insan aynı heyecanı duyuyor, aynı duyguları paylaşıyor.
Radyo veya televizyondaki sanatçı:
Bizim eller ne güzel eller,
Oynasın koçyiğitler
Söylesin o şirin diller,
Oh bizim eller ne güzel eller..."
dediği zaman hepimiz: "Bu eller bizim, atalarımızın bizlere en değerli armağanı; bu ses benim sesim. Sesimin çınladığı, koç yiğidimin bar tuttuğu, halay çektiği vatana canım feda olsun." diyebiliyoruz. Bu sesle coşuyor, bu sesle gurur duyuyoruz.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.