Yeni bir müzik anlayışı yerleştirilmeye çalışılırken bir yandan da ülkede varlığını sürdüren müzik akımları 'zapt ü rapt' altına alınmıştır. Burada benim kanımca en büyük darbeyi halk müziği yemiştir.
İlkin Anadolu taranmış, yöresel ağızlara göre otantik müzik parçaları, devrin teknolojisinin verdiği olanaklarla ya plak ya da bant olarak saptanmıştır. Bu, başlangıçta yadsınamaz büyüklükte, doğru ve olumlu bir çabadır. Daha sonraki aşamada bu derlemelerden bir bölümü radyoevlerinde yeniden düzenlenmiş, aranje edilmiş, halka sunulmuş, kaynak hiç bir zaman duyurulmamıştır. Bu yapılan derlemeler, Ankara Konservatuarı'nın bir odasında ve radyo arşivlerinde herkesten saklanmış ve koruma önlemleri de alınmadığı için eğilen bantlar, karışan plaklar gibi işe yaramaz bir 'atılacak eşya' durumuna dönüşmüşlerdir. Bozulan, çürüyen sadece birtakım plaklar ve bantlar değildir. Bu uygulama ile ülkemizin en büyük kabuk değiştirmesi sırasında henüz varolan tarihsel birikim yok edilmiştir. Bir kez daha bulunup yerine konulamayacak bir hazinedir bu. Bürokrasiye kurban edilmiştir. Radyolar halk müziğini yeniden düzenlemiş ve değiştirmişlerdir:
a) İlk elde tüm yöresel şive özellikleri ve yörelere özgü, binlerce yılda oluşmuş gırtlak teknikleri kaldırılmıştır. Türkülerin tümü, hangi yöreden alınırsa alınsın ortak bir okuma tavrına bağlanmıştır.
b) Yöresel sazlar kullanılmamış, ağırlık bağlamaya verilmiş, halkın saz zenginliği kısırlaştırılmıştır.
c) Bağlamanın bile kendi içindeki 'bağlama düzeni', 'Türkmen curası' gibi çeşitli armonik çalınma biçimleri kaldırılmış, 'sol, re, la' sesleri temeline göre ayarlanan ve hepsi tek telden aynı ezgiyi çalan saz takımları oluşturulmuştur.
d) Bir çok türkünün sözü ya erotik, ya da sakıncalı bulunarak başka sözler konmuştur.
Bu ve bunun gibi değişiklikler bir düzenlemedir. Yani içlerinde halk müziği uzmanlarını ve değerli müzikçileri de taşıyan bir grup 'Biz halk müziğini şöyle yorumluyoruz!' demişler ve aşırı bir değişiklik yapmışlardır. Devlet kurumları ve radyo da bu grubu arkalamış ve 'Ey insanlar! İşte halk müziği denen şeyin aslı böyledir. Bunun dışında her türlü yorum yasaktır!' emrini vermiştir. Bu durumda siz türkülerin aslını bulup, asıl kaynaktaki gibi de çalsanız, size yozlaşmış denilecektir. Çünkü 'yozlaşma', esas kabul edilmiştir.
Halk müziğindeki yeni yaratı olanakları da yok edilmiştir. Bu anlayışa göre artık türkü yapılamaz. Türkü yapma dönemi bitmiştir. Bu yüzden, eskiden gelmeyen her türkü yasaktır.
Oysa halk dinamiktir. (...) O zaman kitleler, kendi gelişme süreci kesilmiş, dondurulmuş, başka türlü gelişimi de yasaklanmış müziklerden kopar, yeni etkilere açılırlar.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.