Halk kültürü, halkın özünden doğan tüm kültür değerleridir. Bu değerlerin temel taşlarından birisi de aşıklık geleneğidir. Bu geleneğin temsilcileri, Türklerin Anayurdu Orta Asya'da "Ozan" olarak anılırlar. Çeşitli Türk boylarında kam, baksı, bahşı, akın ve ozan adıyla anılan bu halk sanatçıları, halkın sözcüsü idiler. Halk arasında dilden dile gönülden gönüle dolaşan duygu ve düşünceleri ağızdan ağza aktaran söz ustalarıdırlar. Halkın yaşamını ve hayat anlayışını, karşılaşılan olayları, insanın iç dünyasını kopuzları eşliğinde dile getirenler ozanlardı. Onlar birer anlatıcı, eğlendirici, öğretici ve kültür taşıyıcıları idiler. Yazının olmadığı zamanlarda bu isimsiz kahramanlar halkın kültür değerlerini kuşaktan kuşağa, ustadan çırağa taşıyan canlı birer basın mensubu idiler. Zamanla Türklerin İslamiyet'i kabulü ile din dışı konular yanında dini konulara da eğilen bu kişiler "Aşık" olarak anılmaya başladılar. Bunlar, insana doğaya, tarihe ve sevgiye aşıktılar. Bu temaların işleyicileri olarak Aşık denmesi doğaldı. Böyle de olup gelmektedir. Ozan olarak veya aşık olarak anılmaları tarihi sürecin ortaya koyduğu bir oluşumdur.
XII. yüzyılla başlayan dini-mistik edebiyatın temel unsurunu şiir, musiki oluşturuyordu. Musiki ve raks birbirlerini tamamlıyor, gönülleri yüceltiyor, insanları mutlu ediyordu. Bu İslamiyet öncesinde görülen şiir-musiki ve oyunun yeni bir anlayışla ortaya konulması idi.
XV. yüzyıldan itibaren dini-tasavvufi edebiyat yerini aşık edebiyatına bıraktı. Bununla beraber ozanın yerini aşık, kopuzun yerini bağlama almıştır. Zaman içerisinde aşık olarak isimlendirilen şairler, işlediği konulara ve çeşitli özelliklerine göre; aşık, halk aşığı, badeli aşık, halk şairi, saz şairi, kalem şairi, ozan, halk ozanı, halk sanatçısı gibi isimler alarak anılmaktadırlar.
Aşıklar, halkın dilini, gönlünü, duygu ve düşüncelerini temsil eden gönül erleridir; saz ve söz ustalarıdırlar. Halk kültürümüzün temel yaratıcıları ve taşıyıcılarıdırlar. Bu nedenle tarih süreci içerisinde kaybolmadan kişiliklerinden, benliklerinden, söz ve sazlarından hiçbir şey kaybetmeden yaşayıp gelmektedirler. Onlar halk sözcüleridirler; demokrasi öncüleridirler. Hak, adalet, sevgi, özgürlük, barış, kardeşlik isterler. Genel olarak şiirlerindeki tema bunlardır. Doğayı, insanı sever ve yüceltirler; sevgi erleridirler. Sazlarının başına gül takarlar ve mızrabı tellere vururken gönül kırmazlar. Güzele övgü, kötüye yergi dizerler. Usta-çırak ilişkisi içerisinde halk sanatını halk için, halkın diliyle ve gönlüyle icra ederler.
Anadolu köy, kasaba ve şehirlerimize dağılmış aşıklarımızın bilinmesi, tanınması ve tanıtılması için Kültür Bakanlığı HAGEM arşivinde özel bir bölüm açılarak gerekli bilgiler toplanmaktadır. Bu bilgilere göre aşıklık geleneğini sürdüren 486 sanatçı bulunmaktadır. Bunlara, çıraklık aşamasında olanlar dahil değildir. Bunların yetişmesi ile bu geleneğe gönül verenlerin daha da artacağı kuşkusuzdur. Çeşitli illerimizde aşıklarımızın kurduğu dernekler ve vakıflar da bulunmaktadır. Bu derneklerin çatısı altında toplanan aşıklarımız şenliklere ve çeşitli kültür etkinliklerine katılarak halkımızla kucaklaşmakta ve gönül birliği etmektedirler. Kültür Bakanlığı arşivinde kayıtlı bu sanatçılarımızın tanıtılması için "Yaşayan Halk Ozanları Antolojisi" 1994 yılı içerisinde çıkarılmıştır. Ayrıca Devlet Halk Ozanları Topluluğu kurulması için tüm yasal işlemler 1993 yılında tamamlanmış, bugün müdürlüğü kurulmuştur. 1991-1996 yılları arasında Kültür Bakanlığı HAGEM Genel Müdürü olarak gerçekleştirdiğim sayısız etkinliğin içerisinde aşık-ozan arkadaşlarımız için en kalıcı ve etkili bir etkinlik olan "Halk Ozanlarının Sesi" dergisini çıkarmak olmuştur. Ayrıca ilk kez devletin bu sanatçılarımıza desteğini ve yardımını sağlayan bir hükmü 1993 yılı bütçesine "transferler" bölümüne özel bir başlık altında "Halk sanatçılarına yardım harcama kalemi" açılmıştır. Bir başka önemli husus Aşık Veysel ve Ozanlar Haftası'nın başlatılmış olmasıdır. Aşıklarımızın ülkemiz içerisinde ve Türk Cumhuriyetlerinde sayısız kültür ve sanat programına katılmaları sağlanmıştır. Bu kısa bilgileri, aşıklık geleneğine verdiğimiz önemi vurgulamak ve bu geleneğin devlet katında gördüğü desteği yansıtmak için sunmuş bulunuyorum.
Ankara'da kurulan ve kısa zamanda aşıklarımızı bir çatı altında toplayarak Ankara Aşıklar Bayramı'nı beş yıldır sürdürüp gelen AŞ-DER'in her geçen gün etkinliği artmaktadır. Çoban Hüseyin lakabıyla anılan Aşık Hüseyin Çemrek bu derneğin yöneticisi olarak Ankara'da ve yurt çapında önemli ve kalıcı etkinlikler düzenlemektedir. Derneğin kayıtlı aşıklar için bir antoloji düşünmesi ve bunu hayata geçirmesi büyük bir başarıdır. Bu çalışmanın ileride genişletilerek tüm aşıklarımızı içine alacak bir antoloji çıkarılması daha büyük bir başarı olacaktır.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.