1772 yılında Gerede civarında bir köyde doğan Aşık Dertli, yıllarca ününü Anadolu şehirlerinde, özellikle Konya'da sürdürmüş, 1826 yılında İstanbul'a gelmişti. O yıllarda İstanbul eşrafı özellikle saray, saz şairlerine büyük bir ilgi gösteriyor, her vesileyle onları himaye ediyordu. Saz şairlerinin şiir sohbeti yaptıkları, birbirleriyle atıştıkları, muamma astıkları büyük kahveler Beşiktaş, Tavukpazarı gibi işlek ve büyük semtlerde bulunuyordu.
Aşık Dertli'nin bir gün, Aşıklar Şöleni'nde günlerdir askıda kalıp hiçbir saz şairinin çözemediği muammayı, bir şiirle çözüp, ortaya konan parayı ve çeşitli armağanları o günkü mecliste bulunan saz şairlerine bırakması, büyük bir şöhrete kavuşması yanında, bütün sanat severlerin sevgisini ve saygısını kazanmasına yol açtı.
Konya'da yerli ve taşradan gelen saz şairlerinin devam ettikleri iki kahve vardı. Birisi Mevlana Türbesinin karşısındaki Türbe kahvesiydi. Bu kahveyi Aşık Dertli işletiyordu.
Aşık Dertli'nin, Aşık Şem'i'nin ve Silleli Aşık Sururi'nin hamiliğini, san'ata, şiire, musikiye düşkün, aynı zamanda içli bir şair olan, o yıllarda Mevlevi dergahı şeyhi ve post-nişini Hemdem Sait Çelebi yapıyordu.
Konağında sanat ve müzik toplantılarını sık sık tekrarlayan, aşıklara, saz şairlerine maddi, manevi yardımlarını eksik etmeyen Hemdem Sait Çelebi, aşıkların her gün toplandıkları Türbe Kahvesini, basık ve dar olması sebebiyle 1820 yılında yıktırarak, dört tarafı pencerelerle çevrili, aydınlık bir kahve yaptırdı. Kahvenin tam ortasına taştan fıskiyeli bir havuz konuldu. Suyu, Mevlana Dergahına gelen Dutlu suyundan verildi. Türbe kahvesinin sahibi Aşık Dertli, sonradan Sulukahve adını alan bu kahveyi çalıştırmaya başladı. Aşağı yukarı bir asır, bir sanat, şiir ve folklor okulu olarak yüzlerce aşığın ustalık desturu ve beratı aldığı bu kahve, yerli ve konuk olarak Konya'ya gelen saz şairlerinin kültür ve sanat alışverişi yaptıkları, görgü ve bilgilerini artırdıkları bir akademi olarak hizmet gördü.
Aşık Dertli'nin İstanbul'da Muamma çözerek büyük şöhret kazanması, Konya Sulukahve ekolünün, Halk Edebiyatımız içindeki belirgin ve önemli yerini, sanat gücünü ve değerini göstermesi bakımından büyük bir önem taşır.
Klasik Türk Edebiyatında olduğu kadar, halk edebiyatının da kültürlü ve usta bir şairi olan Aşık Şem'i'nin Sulukahve'deki 1823 yılının ilk baharında Karamanlı Aşık Kenzi ile karşılıklı muamma asmaları dillere destan olmuş bir sanat olayıdır.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.