Kahvehaneler, gelenek içerisinde halkın eğlence ihtiyacını giderme noktasında önemli işlevler üstlenmişlerdir. Kahvehaneler, din dışı nedenlerle bir araya gelme ve eğlenme, hoşça vakit geçirme özelliklerine dayalı olarak bir edebi form niteliği kazanmıştır. Kahvehaneler eskiden sadece çay-kahve içilen mekanlar değil, aynı zamanda insanların hoşça vakit geçirmelerini sağlayan eğlence mekanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşıklar sanatlarını bu mekanlarda icra etmişler, türküler, destanlar söyleyip hikayeler anlatmışlarıdır. On altıncı yüzyılın ikinci yarısında ilk kahvehanenin açılmasıyla birlikte, İstanbul'un eğlence hayatına yeni bir mekan damgasını vurmuştur. Bütün tartışmalara ve bazen yasaklamalara rağmen engellenemeyen bir hızla yayılan bu mekanlar, her kesimden halkın gün boyunca bir araya geldiği çekim merkezleri olmuşlardır. Kahvehanelere ilgi arttıkça, birbiriyle rekabet eden kahvehane sahipleri, daha fazla müşteriyi çekebilmek gayesiyle meddahlar tutmuşlar, kıssahanlar davet etmişler, çalgıcılar, karagözcüler veya kuklacılarla Osmanlı'da eğlence hayatına renk katarak kahvehaneleri vazgeçilmez birer eğlence mekanına dönüştürmüşlerdir. Metin Özarslan, Erzurum ve Kars'ta yoğun olarak görülen kahvehane fasıllarının tercih edilmesinde; kahvehanelerde, çok az bir para karşılığı çay içilerek saatlerce vakit geçirme ve aşıkları izleme olanağının bulunması, içki kumar gibi dinen yasaklanmış unsurların olmayışı, fasıllarda öğüt verici kıssaların anlatılması etkili olduğunu ve bu bakımdan da; kahvehanelerin temel eğlenme ve sosyalleşme ortamı olarak görülmesi gerektiğinin altını çizer.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.