Kemençe sözcüğü, Farsça "keman" sözcüğü ile Türkçe "-çe" küçültme ekinin birleşmesiyle oluşmuştur. Sözcüğün kaynağı konusunda şöyle bir yorum da yapılmaktadır: Yerel söyleyiş, ve Türk diyalektlerine göre kimi yerlerde "ıklığı" adıyla anılırken, kimi yerlerde çıkardığı sesin sivrisinek sesi gibi tiz olması nedeniyle, çeşitli diyalektlerde sivrisinek anlamında kullanılan "kemençe: küminçe-kimin-çe" ve "çibin-çe" denmiştir. Divan'da sivrisinek anlamında "kimünçe" geçmektedir. Kemençe sözcüğü on beşinci yüzyıl sonlarına doğru kullanılır olmuştur. Daha önceleri yaylı saz anlamında aklıg, gıcak sözcükleri kullanılmıştır. İkliğ; "oklu, oku olan" anlamına geldiğinden kemençeyle ilgisi ortadadır. Farsça metinlerdeyse bu sözcük yerine "kemence-kemane" geçmektedir. Yaylı sazın Anadolu'da olduğu gibi İran'da da Selçuklular eliyle tanıtıldığı, bu sazın iç Asya'dan geldiği düşüncesi ağır basmaktadır. Kimi Batılı araştırmacıların da yaylı sazların Asya'dan geldiği düşüncesini savunmalarını da belirtelim.
Anadolu Türkçesinde önceleri iklig sazının yayına "keman", bu sazı çalan da "kemancı" denilmişti.
Asya Türkçesinde dün olduğu gibi bugün de kemençe sözcüğü kullanılmaz. Iklığ ile gıcak sözcüğü kullanılır. Araplar da en eski tip Asya yaylı sazını Farsça "kemençe" adıyla İran'dan almışlardı.
Çalgının deri kaplı yarım hindistan cevizinden oluşan içi oyuk gövdesinin üst kenarına diklemesine bir sap, gövdenin alına da üstteki sap doğrultusunda bir ayak çubuğu takılır. Kemancı o çubuğu yere dayayarak sazı viyolensel gibi tutar, ayakta çalar. Şekil ve kirişler az çok değişikliğe uğrasa da iki, üç, dört tane kıl teller ortak noktadadır.
Gagavuzlar, kemana kemençe derlerdi. Asya'da birçok yerde kullanılan kemençelerin ortak özelliği, hayvan kabuklarından, su kabağından, hindistan cevizinden, oyularak ağaçtan yapılan küçük bir ses kutusu, uzunca bir sapı bulunmasıdır. Çoğunun göğsü deriden, telleri bağırsak ya da at kılındandır. Günümüzde Asya'daki Türkleri kemençelere metal tel de takmaktadırlar.
Avrupa'nın Ortaçağ yaylı sazlarını on yedinci yüzyıl sonlarında önce Anadolu, Anadolu'dan Mısırlılar tanıdılar. Biz "kemençe" dedik; Araplar ise "Kemençe-i rumi" demişlerdir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.