Aşık Ferrahi, kalabalık bir aile topluluğunu geçindirmek zorundaydı. Bu nedenle özellikle Adana, Urfa, Erzurum, Kars dolaylarında geziler yapmış ve ozanlığının getirdiği üç beş kuruşla geçimini güçlükle sağlayabilmiştir.
Fakat halini hiç kimseye anlatmaz, maddi sıkıntılarını gizlerdi. Türkiye Aşıklar Bayramı'nda düzenlenen ziyafetlerde bulunup hiç yemek yiyememesi onun kadar orada bulunan tüm saz şairi arkadaşlarını da duygulandırır ve üzerdi.
Temiz ruhuyla gösterişin ötesinde çok mütevazı bir insandı. Sanatını, yarına kalma ya da emsalleri içinde sivrilme gibi bir telaştan çok ızdıraplarını unutmak, içini dolduran elemleri bir parça olsun azaltabilmek inancıyla kuruyordu.
Aşık Ferrahi gerçekten yaşadığı dünyasında büyük haksızlıklara uğramış bir insandı. Onun safiyetini istismar eden ve kızı Emine ile birlikte ellerindeki paraları alıp, kendilerini soğuk bir kış günü gurbet ellerinde bir istasyonda bırakan diğer bir ozan arkadaşına bile kızmamıştı. "Hat boyunda çalışan ameleler para toplayıp bize verdiler. Böylece memleketimize döndük" demişti, bu satırların yazarına, bu konuda.
Aşık Ferrahi'nin büyük ve etkili yönü yalnız şiirlerinde değil aynı zamanda bestelerindedir. Bu besteler bir çok sanat bezirganları tarafından değişik motiflerle taklit edilmiş bulunmaktadır. Ama eserlerin ilk orijinalı Aşık Ferrahi'ye aittir.
Bestelerde, şiirlerdeki konunun havası saklanmıştır. Sanki sözleri anlamasanız bile ozanın ne demek istediğini, neyi anlatmaya çalıştığını, ortaya koyduğu müzikten kolaylıkla sezersiniz.
Aşık Ferrahi, halk müzik sanatına yepyeni bir hava getirmiştir. Halk türkülerindeki ilk içtenliğin, manalı söyleyişin yaratıcısı olmuştur. Bu bestelerde uzatmalar ve tekrarlar yoktur.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.