Büyük ozan, böyle olmasını istedi. Ve onun istediği oldu. Bir daha hiç ayrılmamasına, Anadolu'nun kültür ocağı Hacıbektaş toprağıyla buluşup bütünleşecek, sonsuzluğu yaşamaya başlayacaktı. Yüz binlerin katılımı, yüz binlerin dostluğu, sevgi ve hasretliği arasında.
O gün, 19 Mayıs 2002, o büyük günde, Yüz bin Anadolu insanı tek bir insan olmuş, büyük ozanını kucaklamaya gelmişti Hacıbektaş ilçesine.
İşte yarım yüzyıllık ozan için son sözle, yakın dostu Ali İhsan Aktaş'ın sesinden:
Mahzuni Şerif, bir hak ve emek savaşçısıydı. Bakarsınız Pir Sultan olmuş; zalime, sömürene, soyanlara karşı sazıyla sözüyle savaşır dururdu. Bakarsınız Aşık Kerem, Karacaoğlan gibi aşktan sevgiden söz ederdi. Gün olur Natı Ali okurdu. Nesimi (Edip Harabi) gibi. Gün olurdu Dertli'leşir, Emrah'laşır, Yunus'laşırdı. Ama o her zaman Mahzuni idi!
Bir başka anlatımla, o hiçbir politik kurumun ve de kişinin fanatikliğini yapmadı. O Atatürk yolunda devrimciydi, ülkenin bütünlüğü konusunda milliyetçi, Nebileri, Velileri anlatırken gerçekçiydi. Yani o nesneleri öznel kurgularla değil, özneleri nesnel kurgularla betimlerdi!
Ama o hep Anadolu insanıydı, duygulu, sevdalıydı deyişlerinde ki ağırlıkla çalışandan haklıdan yanaydı. Yiğitleri, güzelleri, güzellikleri, yücelikleri övüyor, karşıtlarını yuhluyordu.
Sevgili dostum, güzel insan, büyük ozan Mahzuni Şerif sana selam olsun. Selam olsun diyorum çünkü bu günler senin doğum günlerin. Milyonlarca seven gönüllerde yeniden doğacak, karanlıklarda kavgan devam edecek!
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.