Aşıkların, ünlü kişilerin ölümüne yakınarak onlara adadıkları şiirlerden pek çok örnekler sayılabilir; bunların kimi "türkü", kimi "destan" diye adlanıyor; ama hepsi, ağıt geleneğinin aşık edebiyatındaki yaratmalarıdır:
Dördüncü Murad'ın Bağdat kuşatmasında vurulan Genç Osman üzerine Kayıkçı Kul Mustafa'nın türküsü, Üçüncü Murad devri Osmanlı - İran savaşları sırasında Tebriz'de ölen Özdemiroğlu Osman Paşa için Köroğlu'nun söylediği şiir, Sultan Aziz'in ölümü üzerine zamanın halk ozanlarından Şemsi'nin düzenlediği ve basılıp yayınlanan uzun destan, çağımızın ünlü aşıklarının Atatürk'ün ölümüne söyledikleri ağıtlar... Bu satırları yazarken bana ulaşan son Varlık dergisinde (Haziran 1980 sayısında) Muhsin Durucan'ın, Ümit Kaftancıoğlu'na adadığı ağıdı okudum; halk şairlerinin söyleyişine ne kadar yakın; Ümit kardaşını anarken günümüzün bir türlü sona ermeyen acılarını da dile getiriyor:
Bu kıyımlar, kıyıcılar, ölümler
Aydını, yazarı, düşünürü yer.
İnsan eti yiyen insan değildir,
Ümit kardaş seni de mi yediler?
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.