Türkiye Aşıklar Bayramı'nın Yirminci Şeref Yılı'nda altmış halk şairinin er meydanına çıktığını yazımın başında söylemiştim. Bayramdan bir gün önceydi. Gencecik bir aşık yazıhanemden içeri çekine çekine girdi. "Müsaadeniz olursa bu yıl Aşıklar Bayramı'na katılmak isterim" dedi. "Sazın yok mu?" dedim. "Otelde, destur verirseniz getiririm" diye cevap verdi. Merakla sordum kendisine: "Yol, yöntem, usul, erkan, atışma, muamma bilir misin?" Yarı mahcup, yarı gülümseyerek konuştu: "Aşıkların babasıymışsınız. Arzunuz olursa imtihana hazırım"."Peki, yarın akşam sazını al, meydana çık" dedim. Ertesi akşam atışma dalında kendisine yol verdik. Tecrübeli iki aşık, Karslı Mürsel Sinan ile Karslı Aşık Maksut Feryadi'nin ortasına oturttuk. Bir Atışma ayağı açtık aşıklara. Toros dağlarının eteklerinde yetişen, Dadaloğlu'nun, Karacaoğlan'ın torunu Kozanlı Aşık Mustafa Polat, bayrama ilk katıldığı bu yıl usta aşıklık beratını, bileğinin, sazının, sözünün gücüyle, şahsi kabiliyetiyle aldı. Yılın Yedi Şiiri yarışmasında da ilk yedi şiir arasına şiiri yüksek puan alarak girdi. Türk Halk Edebiyatı, yeni ve güçlü bir aşık kazanmış oldu.
Bu yıl yarışmalar on üç dalda yapıldı. Bu dallar şunlardı: Atışma, Hikayeli Türkü, Güzelleme, Doğmaca Şiir, Dudakdeğmez, Doğmaca Türkü, Kucaklama, Meydan Atışması, Muamma, Yılın Yedi Şiiri, En Güzel Memleket Türküsü, En Güzel Memleket Şiiri Dalları. Ayrıca bir de Özel Başarı Ödülü verildi.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.