Türkü, insanların çeşitli olaylar karşısında, içten gelen bir arzuyla söylemek ihtiyacını duydukları sözlerin, halk şairi ölçüleriyle bestelenmiş, bir biçimde ifade edilmesidir.
Toplum içinde yaşayan insanların hasret, gurbet, aşk, sevdalık, dostluk, kahramanlık, mertlik gibi konuları ölçülü ve sade bir dille şiirleştirmesi; türkü'nün ana unsurunu teşkil eder.
Şiirleşen sözleri, söyleyenin duygularını dile getirecek bir ahenkle okuması da, türkünün kulaktan kulağa duyurulmasıdır. Buna da "türkü yakmak" denilir.
Türküler, anlamlı bir ifadeyle birlikte, o anlama uygun bir müziğe de sahipse, o türkü artık geniş bir çevrenin malı olarak benimsenmiş demektir. Ordu türkülerinin pek çoğu, büyük bir ilgi görerek, bu şekilde tanınmıştır.
Ordu, folklor bakımından zengin bir ildir. Yeşillikler diyarı Ordu'nun türkülerinde, "Ordu ağzı" kadar, mahalli özellikler de geniş yer tutar. Bu türküleri dinleyenler, kulağa hoş gelen "bağlama" nağmeleri arasında Ordu'nun tepelerini, derelerini, fındık bahçelerini, yayla yüzlerindeki öbek öbek koyun sürülerini, yeşilliklerle örtülü ıssız koylarında hafif şıpırtılı dalgalarının sahilleri okşayan mavi denizini hayal etmekten kendilerini alıkoyamazlar.
Ordu türkülerinde tabiat sevgisi, dostluk, sıla konuları; samimi bir dille anlatılmağa çalışılan gönül acıları, sitemler ve arzular yer alır.
Ordulu duyguludur, içlidir ve gururludur. Diyeceğini karşısındakini kırmadan, incitmeden ve fakat kendi gururunu da çiğnetmeden ifade etmek ister. Onun için kıymetli olan şey, "Gönül çalma" değil, "Gönül alma" dır.
Türkülerimizin en açık özelliği, hemen pek çoğunda Ordu ağzına ait kelimelerin ve ifadenin kullanışıdır. Mal sahibi saymasın ifadesindeki "saymasın" tabiri, "azarlamasın, paylamasın" anlamlarında çok yaygın olarak kullanılır. "Tekleme" tabiri, dal üzerinde, içinde tek fındık bulunan potaklar için kullanılır. "Gidiyom", gidiyorum yerine genel olarak konuşmalarda çok yaygın bir ifade tarzıdır.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.