Dağ tepe aşmak, köy köy dolaşmak, aşıklığın şanındandır. Bir aşık konuk geldiği köyün kahvesine indi mi, sazını kapıya asar. Bu, eğer varsa oradaki saz aşıklarını er meydanına davet etmektir.
Davete gelen olursa yaşlısıyla genciyle bütün köy erkekleri kahvede toplanır. Konuk aşıkla o köyün aşıkları yarış eder.
Bu yarış karşılıklı, hemen o anda, aşıklar birbirlerine meydan okurlar. Sonra da irfan kavgasına geçerler. Ama hüner, en çetin atışmada, en sert taşlamada bile sözü sohbeti, sövmeden yürütmektir.
Evet, Yunus'lar, Emrah'lar, Karacaoğlan'lar hep böyle doğdu. Böyle dev oldu.
İşte Konya'da yıllardır yapılan ve yavaş yavaş gelenek haline gelen Türkiye Aşıklar Bayramı, öz halk şiirimizin artık kurumaya yüz tutan o derin pınarını canlandırıyor. Yoksa, Türk Halk Şiiri, Koca Veysel'le noktasını belki de koyacaktı.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.