Maraş'ta birçok türkünün birinci mısraı "Maraş Maraş derler de..." mısraıyla başlar: "Maraş Maraş derler de anam...", "Maraş Maraş derler bir büyük şehir", "Maraş Maraş derler bu nasıl Maraş", "Maraş Maraş derler uy amman amman" gibi farklı ifadeler kullanılmıştır. Ayrıca "Al kanlar içinde can veren kardaş" mısraı da birçok Maraş türküsünde tekrarlanır.
Bu türküyü dinlerken şu duygulara kapılmaz mıyız? Bir asır öncesinde yaşayanlar için Maraş bir "Büyük Maraş", bir "Koca Maraş"tır. Göçerler ve köyde yaşayanlar hastalarına doktor bulmak için Maraş'a yetişeceklerdir. Çaresi Maraş'tadır derdinin. Atın semerinde yorganlara sarılı hasta güç bela getirilmiştir. Sonrasını kalp kulağımızı vererek türküden öğrenelim: "Maraş Maraş derler de yar aman aman / Bu nasıl Maraş bu nasıl da Maraş / Al kanlar içinde can veren kardaş / Kardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim of of / Kalk da kardaş hanemize gidelim / Evimize gidelim yurdumuza gidelim of of."
Farkında olmasak da bir Maraş türküsü söylenirken, derunumuz, duygularımız ve hafızamız Maraşlı atalarımızın yürek diliyle buluşur: "Maraş'ın içinde bir çeşme akar / İçerim içerim ciğerim yakar / Şimdi garip anam yollara bakar / Öldü diye haber edin sılama."
Türkülerin, geçmişe ve geleneğe aidiyet duygusu kazandırdığı kesindir. Maraşlı köklerimizle gönül ve dil bağı kurmak istediğimizde ilk akla gelen, türküler olmalıdır. Ecdadın yüreğindeki sayhaları anlamaya şu yanık Maraş türküsüyle başlamalıyız: "Ufak taşınan da uy amman amman bina yapılmaz / Valla bir ben ölmeyinen gardaş Maraş yıkılmaz / Gardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim / Yollar çamurlu kurusunda gidelim."
Birkaç uyarlaması olan meşhur uzun hava türkülerimizden "Atımı bağladım delikli taşa" türküsünü her Maraşlı ara sıra söyleyip cedlerine olan aidiyetini güçlendirmeli, sohbet meclislerine ve düğünlerine misafir etmelidirler: "Atımı bağladım delikli taşa / Yönümü çevirdim şanlı Maraş'a / Yavrumu kaptırdım alıcı kuşa / Bir yanımı boşa getirdi felek / Aman n'olduysa bana Mevla'dan oldu / Aktı gözüm yaşı didelerim doldu / Ben bana acımazdım yar öksüz kaldı / Bir yanımı da boşa getirdi felek."
Yemen Türküleri'nin Maraş'ın kalbine düşüşünü dinlemeden Maraş türkülerinin gurbet ve hasret temasını yeterince anlayamayız. "Tabur tabur karşıları / Talim eder binbaşıları / Yağup yağmur gün değince / Islar yatan şehitleri / Üç oğlum var üç taburda / Silahlar dolu kuburda / Aman sabır eyle oğlum / Çok keramet var sabırda / Bir kurt dadandı desteme / Bir oğlan düştü hisseme / Kağat yazar tel çekerem / Sadırazam Şeyhülislam'a."
Maraşlı ana, Yemen'e gönderilecek askerlerden "Bir oğlan da benim hisseme düştü" diyor. İşte türkünün gücü ve yüreğimize düşürdüğü anlam budur. Ana, oğlunun Yemen'e gidişini de nağmelere döküyor: "Küçük Maraş büyük Maraş / Ulaş mavi donlum ulaş / Ağzı başa davul mu tutar / Yemen'de tutuldu güreş."
"Allı Turnam" türküsünün Maraş uyarlaması gönlümüzü geçmiş zaman Maraşlı aşıkların duygularıyla buluşturabiliyor: "Deli gönül bizim ele gidersen / Selam söyle eller bana küsmesin / Yol ırak viran bağa varırsan / Gülü solmuş dallar bana küsmesin / Aman aman aman yareliyem aman."
Hasıl-ı kelam; Maraşlı geçmişimizden bugüne gönül dünyamızda olup bitenleri Maraş türkülerinden öğrenebiliriz ancak.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.